İstanbul'da Gezilecek Yerler
251 TL'den başlayan fiyatlarlaAyasofya Camii
Ayasofya Camii, eski adı Ayasofya Kilisesi ve Ayasofya Müzesi olan, yeni tam adıyla Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, İstanbul’da yer alır. Cami yapımı 532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru I. Justinianus emriyle tarihi yarımadada başlamış ve bitirilmiştir. İstanbul Sultanahmet’te bulunmaktadır. Bazilika planlı bir katedral olarak inşa edilen Ayasofya, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra camiye çevrilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında müzeye dönüştürülmüş ve Ayasofya Müzesi’ni adını almışsa bile 2020 yılında TBMM kararıyla müze statüsü iptal edilmiş ve tekrar Ayasofya Camii olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Eyüp Sultan Camii
Eyüp Sultan Camii, İstanbul ilinin Eyüp ilçesinde yer almaktadır. Camii, İslam âleminin en kutsal yapıları arasındadır. İstanbul’un fethinden sonra kaderi değişen camiinin birden çok mimarı bulunmaktadır. Birçok Müslüman gezgini ağırlayan Eyüp Sultan Camii, birçok doğa olayından zarar görmüş olsa da günümüze kadar yapılan bakımlar sayesinde ibadete açık bir cami olarak ayakta kalmayı başarmıştır.
Sultanahmet Camii
Sultanahmet Camii, İstanbul’un en tarihi semti olan Sultanahmet’e adını vermiştir. Onun adı ise Osmanlı Padişahı Sultan I. Ahmet’ten almaktadır. Sultan Ahmet bu camiyi yaptırırken aklından geçenler görkemli ve ihtişamıyla herkesi hayran bırakan bir mimari yapıyla İstanbul’a imzasını atmak olmuş. Başlarda birçok kesimden gereksiz yapılan harcamalar yüzünden eleştirilse de günümüzde İstanbul’un simgesi haline gelmiştir ve birçok yerli yabancı turistin, gezginin en uğrak yerlerinden biri olmuştur.
Süleymaniye Camii
Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış camidir. İstanbul tarihi yarımadasının göbeğinde ve Ayasofya Camii’nin tam karşısında yer almaktadır. Mimar Sinan Süleymaniye Camii’ni kalfalık eseri olarak nitelendirmektedir. Merak edenler için ustalık eseri olarak nitelendirdiği eser, Edirne Selimiye Camii’dir. Bu camii Osmanlı Mimari’sinin Türk kültürüyle birleşimi olarak da adlandırılmaktadır ve yüzyıllar sonra İstanbul’un simge eserleri arasında yerini almaktadır.
Eminönü Yeni Camii (Valide Sultan Camii)
Eminönü Yeni Camii veya Valide Sultan Camii, yapımına 1597 yılında başlanan camii, 1665 yılında ibadete açılmıştır. IV Mehmed’in annesi, Turhan Hatice Sultan’ın büyük çabalarıyla tamamlanan camii, bu yüzden Valide Sultan Camii olarak da anılmaktadır. Tarihi yarımadanın göbeğinde, Eminönü’nün en işlek noktasında bulunan Yeni Camii, son yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarıyla güçlendirilmiş ve hasarlı alanları onarılmıştır. Camii ilk yapıldığında denize sıfır olarak inşası tamamlanmıştır. Ancak uzun yıllar boyunca denizin yavaş yavaş doldurulmasıyla beraber camii ve deniz arasındaki mesafe açılmıştır.
Tarihi Fatih Camii
İstanbul Tarihi Fatih Camii ve onun külliyesi… Adeta Osmanlı’nın ihtişamlı dönemlerinin bir simgesi. II. Mehmet, nam-ı değer Fatih Sultan Mehmet Han, tarafından İstanbul’un Fatih ilçesinde 1463 yılında inşaatına başlanmıştır ve 1470 yılında inşaatı tamamlanmıştır. İstanbul’un yedi tepesinden birine inşa edilmiştir. 2008 yılında ise Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından zemin güçlendirme ve restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. 2012 yılında Fatih Camii’nde yapılan çalışmalar tamamlandı, tekrardan ibadete açılmıştır.
Nuruosmaniye Camii
1748 – 1755 yılları arasında inşa edilen Nuruosmaniye Camii, İstanbul’da inşa edilmiş ve üzerinde barok özellikli mimari öğeleri taşıyan ilk camidir. Cami İstanbul’un Çemberlitaş semtinde bulunmaktadır ve Kapalı Çarşı Çemberlitaş girişinin hemen yanındadır. Nuruosmaniye Camii, mimaride batılılaşmanın başladığı dönemlere denk gelmektedir ve bu yüzden batı mimarisinden oldukça fazla etkilenmiştir.
Şemsipaşa Camii / Kuşkonmaz Camii
Şemsipaşa Camii, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde yer almaktadır. Üsküdar’ın tüm dokusunu yansıtan bu camii, Osmanlı Dönemi’nden kalma tarih kokan bir camidir. Şemsi Ahmet Paşa tarafından 1580 yılında yapılan Şemsipaşa Camii, İstanbul’da Üsküdar’ın simgeleşmiş eserlerindendir. Sahil şeridini takip ederek camii keşfedebilirsiniz. Ayrıca Kuşkonmaz Camii olarak da anılmaktadır. Mimarı ise Mimar Sinan’dır. Şemsi Ahmet Paşa titizliğiyle bilinirdi. Bu yüzden Mimar Sinan’dan, kuşların pisletemeyeceği bir camii inşa etmesini istedi. Mimar Sinan’da çözümü kuşların konmasını engelleyecek şekilde camii Kuzey ve Güney yönünün kesiştiği noktaya yaptı. Bu yüzden adı Kuşkonmaz Camii olarak da anılmaktadır.
Kalenderhane Camii
Kalenderhane Camii, tarihi yapısı ve kültürel mirasıyla görenlerin büyüleneceğini İstanbul’da gezilecek yerler listenizin başında olması gereken Türk ve Bizans mimarisinin en güzel örneklerinden olan bir yapıdır. İstanbul’un Vefa semtinde yer almaktadır. Bozdağan Kemeri’nin doğu tarafında yer almaktadır. 18. Yüzyılın ortalarına doğru Doğu Roma İmparatorluğu’ndan kalma adı olan Theotokos Kyriotissa Kilisesi adı, Kalenderhane Camii olarak değiştirilmiştir. Yani bu dönemde camiye dönüştürülmüştür. Bu ad ise ilk olarak Kalendar Tarikatı müritleri tarafından kullanılmasından dolayı verilmiştir.
Yeraltı Camii
Yeraltı Camii, diğer adıyla Kurşunlu Mahzen. Tam olarak yapım yılı bilinmese de İstanbul gezi rotasında listemizde yer verdiğimiz kültürel miraslarımızdan biridir. İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde yer almaktadır. Osmanlı resmi kayıtlarında ise adı Mahzen-i Sultani diye geçmektedir. Osmanlı’nın İstanbul’u fethinden sonra su deposu, silah mahzeni gibi birçok amaçla da kullanılmıştır. En son olarak ise Köse Basri Mustafa Paşa tarafından bugünkü halini almış ve camiye dönüştürülmüştür.
Aziz Mahmut Hüdai Camii
Aziz Mahmut Hüdayi, Şereflikoçhisar’da doğmuş, dönemin en saygı duyulan ve önemli velilerindendir. Bu yüzden mezarının bulunduğu mahalleye Aziz Mahmut Hüdayi Camii yaptırılmıştır. Aziz Mahmut Hüdayi Camii, Üsküdar sınırları içerisindedir ve Üsküdar’ın tüm güzelliklerini kendi içerisinde barındırır.
Büyük Selimiye Camii
Büyük Selimiye Camii, III. Selim tarafından yaptırılmış ve İstanbul’un Üsküdar semtinde yer alan bir camidir. Barok ve Osmanlı Mimari’sinin o muhteşem dokusuyla inşa edilmiş bu caminin, 1789 ve 1805 tarihleri arasında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Küçük Ayasofya Camii
Küçük Ayasofya Camii, İstanbul’un Küçük Ayasofya semtinde yer almaktadır. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılmıştır. Tahmini yapım yılı olarak 527 – 536 yılları bilinmektedir. İlk adı Aya Sergios ve sonrasında Bachos kilisesi olarak anılmıştır. 1490’lı yıllarda ise II. Beyazıt tarafından camiye çevrilmiştir ve o günden bugüne kadar cami olarak faaliyet göstermektedir.
Salacak Fatih Camii
Salacak Fatih Camii, İstanbul’un Üsküdar ilçesinin Salacak semtinde yer almaktadır. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453 yılında yapımına başlanmış ve o yıl içerisinde cami ibadete açılmıştır. 1753 yılında ise zamana yenik düşmemesi adına I. Mahmut tarafından İstanbul’un çeşitli inşaat ustalarına tamir ettirilmiştir. Günümüzde şehrin ortasında kalan cami, gizli kalmış İstanbul hazinelerinin arasında yerini almıştır.
Kurban Nasuh Baba Camii
Şeyh Kurban Nasuh Baba tarafından yaptırılan, Kurban Nasuh Baba Camii, 1587 yılında ibadete açılmıştır. Ancak sonrasında yıkılan camii, 1973 yılında tekrar yapılmıştır ve ibadete açılmıştır.
Nusretiye Camii
Nusretiye Camii, İstanbul’un diğer tarihi camilerine göre nispeten daha yeni bir yapıdır. 1823 yılında yapımına başlanan bu cami, 1826 yılında ibadete açılmıştır. İstanbul surlarının dışında inşaa edilmiş en büyük cami olma özelliği de taşımaktadır. Tophane Camii olarak da anılmaktadır. Yakın dönem Osmanlı mimarisiyle ilgilenen gezginlerin uğrak noktalarındandır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzesi içerisinde barındırdığı 1 milyonu aşkın eserle Avrupa’nın ve Dünya’nın en büyük müzeleri arasında yer almaktadır. Toplamda üç ana binadan oluşan İstanbul Arkeoloji Müzesi binalarının isimleri Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk’tür. İstanbul ve Türkiye’nin en eski müzesi olarak da bilinmektedir.
Türk ve İslam Eserleri Müzesi
Türk ve İslam Eserleri Müzesi, 1914 yılında müze olarak faaliyete geçmiştir. Türk ve İslam eserlerinin sergilendiği müze, 1984 yılında ve 1985 yılında çeşitli Avrupa Konseyi Yılın Müzesi yarışmasını ve Avrupa Konseyi – Unesco ödülüne layık görülmüştür. Özellikle halı koleksiyonlarıyla ön plana çıkan Türk ve İslam Eserleri Müzesi, yerli ve yabancı turistlerin de oldukça fazla ilgisini çekmektedir.
İstanbul Deniz Müzesi
İstanbul Deniz Müzesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlıdır. Türkiye’deki en büyük deniz müzesidir. İçerisinde 20.000’i aşkın eser bulunmaktadır ve birçok müze gezgininin, ailenin, deniz meraklısının gezilecek yerler listende hem konumu hem de içerisinde barındırdığı güzellikleri sebebiyle bulunmaktadır. Ayrıca İstanbul Deniz Müzesi Türkiye’deki ilk askeri müze olma özelliğini de içerisinde bulundurmaktadır. Bazı özel günlerde müzeye giriş tüm halka ücretsizdir. Polis ve öğretmenler için de ayrıca ücretsiz olduğu günler mevcuttur.
İstanbul Modern Sanat Müzesi
İstanbul Modern, Karaköy semtinde yer alan ve 2004 yılında kurulan bir modern sanat müzesidir. En önemli özelliklerinden birisi Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş müzesi olmasıdır. Birçok ödül alan müze yapılan çalışmalardan dolayı kapalı ve yakın zamanda açılması bekleniliyor.
Pera Müzesi
Pera Müzesi, 2005 yılında Suna ve İnan Kıraç vakfı tarafından kurulmuş özel müze statüsüne sahip bir müzedir.
İstanbul Rahmi Koç Müzesi
Rahmi Koç Müzesi, İstanbul’un Hasköy ilçesinde yer almaktadır. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfına bağlı olan bu müze, geçmişten günümüze tüm endüstri ve mühendislik eserlerini toplamayı kendine görev edinmiştir. İstanbul’un en çok ziyaret edilen müzelerinin ise başında yer almaktadır. Türkiye’de müze ziyaretlerini arttırmak ve endüstri tarihinin araştırılması İstanbul Rahmi Koç Müzesi kuruluş amacıdır.
İstanbul Oyuncak Müzesi
Türkiye’de bir ilk olan İstanbul Oyuncak Müzesi Sunay Akın tarafından 2005 yılında İstanbul Anadolu yakasında kurulmuştur. Türkiye’de emsali bulunmayan ve 1700’lü yıllara dayanan oyuncak kültürünü yansıtan İstanbul Oyuncak Müzesi; Caddebostan gibi bir noktada bulunmasıyla birçok gezi rotasının başında yer almaktadır.
Çinili Köşk Müzesi
Çinili Köşk Müzesi, Sırça Saray olarak da anılan, Topkapı Sarayı’nın dış surlarının içerisinde yer alan, 1472 yılından kalma, Fatih Sultan Mehmet’in Topkapı Sarayı’nda yaptırdığı ilk mimari yapıdır. İstanbul Avrupa yakasında yer almaktadır. 1472 yılında tamamlanan Çinili Köşk’ün Mimar Atik Sinan tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Gezip görebileceğiniz tarihi çok ama çok eskilere dayanan Çinili Köşk, aynı zamanda yakınlarında bulunan birçok tarihi yapı sayesinde tek gün içerisinde birçok noktaya da ulaşmanıza olanak tanıyan bir gezi rotası olacaktır sizler için. Türk sanatının en önemli eserleri arasında yer almasından dolayı sanatsever gezginlerin, gezilecek yerler listesinin başında yer
Sakıp Sabancı Müzesi
Sakıp Sabancı Müzesi, birçok sanat eserini içerisinde barındıran, İstanbul Avrupa yakasında yer alan bir sanat müzesidir. Müze, 2002 yılında hizmete açılmıştır ve birçok sanatçının sergilerine de ev sahipliği yapmıştır. İstanbul’a gelip de görmemek olmaz diyeceğiniz noktaların arasında bulunan İstanbul Sakıp Sabancı Müzesi, Boğaziçi’nin eski yerleşimlerinden olan Emirgan’ın doğal güzellikleriyle de ziyaret edenleri büyüleyici bir etkiye sahiptir.
Miniatürk Müzesi
Miniatürk Türkiye Park, kısa adıyla Miniatürk. 2 Mayıs 2003 tarihinde İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde açılışı yapılan müzenin sloganı, Büyük Ülkenin Küçük Bir Modeli olmuştur. Sloganından da anlaşılacağı gibi dünyanın birçok noktasındaki tarihi, kültürel, doğal, mimari yapıları yani gezilmeye değecek yerlerin hepsinin minyatürünü sergilemektedir.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk tarafından oluşturulmuştur. Esin kaynağı olarak Masumiyet Müzesi kitabını alan Orhan Pamuk, herkesin gezip görmek isteyeceği bir müze ortaya çıkarmıştır. 17 Mayıs 2014 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi Ödülü’ne layık görülmüştür. Bu ödülü almasındaki en büyük etken ise bir romanın kurgu evreni hayal edilerek oluşturulan ve ziyarete açılan ilk müzesi olmasıdır.
Aya İrini Müzesi
Aya İrini Kilisesi, Bizans’ın ilk kilisesidir. Bizans’ın İstanbul’a bıraktığın en önemli eserlerden birisi olan Aya İrini Kilisesi Roma İmparatoru Konstantin’in şehri yeniden kurarken yaptırdığı kilisedir. Aya İrini “Hagia Eirene” yani sözlükteki anlamı ile “Kutsal Barış” anlamına gelmektedir. Aya İrini aynı zamanda aynı yüzyılda yaşamış bir azizededir. Azize putperestler tarafından yılanla dolu bir kuyuya atılır ancak ölmez bunun üzerine putperestler Hıristiyan olurlar. İmparator Konstantin bu mucize olay dolayısıyla kiliseye Aya İrini adını verir. Kilise Bizans döneminden günümüze gelen atriumlu kilisedir. Aya İrini Kilisesi 532 yılında yanmıştır. İmparator Lustinianos çok tanrılı inancı yasaklayınca, çok tanrılı dine inanalar Ayasofya ve Aya İrini kiliseleri yakmıştır. Daha sonra imparator kiliseyi tekrar yaptırmıştır. 564 yılında tekrar yanan kilise, tekrar onarılmıştır. Osmanlı Sultanı II. Mehmet döneminde Aya İrini Kilisesi bir süre silah bakım onarımının yapıldığı iç cephane olmuştur. Aya İrini Osmanlı’nın ilk müzesi olma özelliği taşımaktadır. Depoda bulunan silahlar antika olunca 19.yy’da müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1908 yılından itibaren Aya İrini askeri müze olarak kullanılmıştır. Yapı bir süre boş kalmıştır. Daha sonra Ayasofya Müze Müdürlüğü’ne bağlanmıştır.
Yerebatan Sarnıcı
İstanbul’a geldiğinizde mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerin başında gelmektedir. Sarnıç şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptırılmıştır. 6.yüzyılda 532 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından inşa ettirilmiştir. Sarnıcın uzunluğu 140 metre, genişliği ise 70 metredir. Yerebatan Sarnıcı 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir. Yerebatan Sarnıcı’na su 19 km uzaklıktaki Belgrad Ormanları’ndan su kemeri ile getirilmekteymiş. 1453 yılında İstanbul fethedildiğinde Topkapı Sarayı bahçelerini sulamak için kullanılmış. Daha sonra sarnıç bir dönem kullanılmamış. İstanbul’a Bizans kalıntıları üzerine araştırma yapan Hollandalı bir gezgin P. Gyllius tarafından keşfedilmiş. 1987 yılında İstanbul Belediyesi tarafından onarılarak müze haline getirilmiştir. Yerebatan Sarnıcı’nda bulunan Medusa başları oldukça ilgi çekici yerlerden birisidir. Medusa başlarının sarnıca getirildiği hakkında bilgi bulunmamaktadır.
Harbiye Askeri Müzesi
Harbiye Askeri Müzesi, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olan askeri müzedir. Askerî Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı, koleksiyonlarının zenginliği ve çeşidi açısından dünyanın önde gelen müzelerinden birisidir. Müzenin ne zaman kurulduğunu dair tam bir bilgi bulunmamaktadır. 1453 İstanbul fethedildiğinde Aya İrini Kilisesi değerli silahların, araç ve gereçlerin sergilendiği müze olarak “Cebehane” olarak düzenlenmiştir. 1726 yılıma Cebehane’ye yeni bir düzen verilmiş ve “Dar’ül Esliha” adında bir kurum oluşturulmuştur. Türk müzeciliğinin temeli Tophane Müşiri Damat Ahmet Fethi Paşa’nın gayretleri ile 1846 yılında atılmış ve bu tarih Türk müzeciliğinin ve Askerî Müze’nin gerçek anlamda kuruluşu olmuştur. Bir süre Aya İrini’de birçok eser ve silah sergilenmiştir. 1940 yılına kadar Aya İrini’de sergilenen koleksiyonlar II. Dünya Savaşı sırasında savaşın bize sıçrayabileceği düşüncesi ile faaliyetlerini durdurdu. 1949 yılında Maçka Silahhanesinde depolanan eserler, 1959 yılından itibaren Harbiye Mektebi Jimnastikhanesi binasında tekrar sergilenmeye başlanmıştır. Bu bina yetersiz kalmaya başladığında 1966 yılında daha modern ve büyük bir binaya ihtiyaç duyulmuştur. Osmanlı’da subay yetiştirmek için kullanılan Harbiye binası Askeri Müze olarak kullanılmaya karar verilmiştir. Müzede birçok eser sergilenmektedir. Savaş dönemlerinden, Atatürk’ün eşyalarına kadar birçok eseri Harbiye Askeri Müzesi’nde bulabilirsiniz. Fatih Sultan Mehmet tarafından tasarlanan ve İstanbul Fethi’nde kullanılan şahi topları Harbiye Askeri Müzesi’nde sergilenmektedir.
Panorama 1453 Müzesi
2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulmuş müzedir. Dünyanın ilk panoramik müzesi olma özelliği taşımaktadır. Müze size İstanbul’un Fethi’ni size tekrar yaşatacak.
Panorama 1453 müzesinin yapımına 2005 yılında başlandı ve 2008 yılında tamamlandı. Panorama 1453 müzesi Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethedişinin, bir odada top sesleri, Mehter Takımı'nın ve Osmanlı atlarının kişnemesinin efekt olarak verildiği panoramik bir müzedir.
Galata Mevlevihanesi Müzesi
Galata Mevlevihanesi 1481 yılında kurulmuş “Galata Sarayı Enderun Mektebi” ile birlikte Beyoğlu’ndaki en önemli Osmanlı eserlerindendir. Mevlihane Sultan II. Bayezid döneminde 1491’de Afyon Mevlevihanesi Şeyhi Divane Mehmed tarafından İskender Paşa’nın Galata’daki arazisi üzerinde kurulmuştur. 1509 İstanbul Depremi’nden etkilenen Mevlevihane birçok onarımdan geçmiştir. 1859 yılında son halini almıştır. 1925 yılında Mevlevihane değil mektep olarak kullanılmıştır. 2 Ekim 1946 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile müze olması için Maarif Vekâleti’ne devredilmiştir. 1975 yılında “Divan Edebiyatı Müzesi” olarak ziyarete açılmıştır. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı katkılarıyla 2009-2011 yılları arasında Halet Said Efendi Türbesi, Şeyh Galip Türbesi, Sebilküttab binaları restore edilerek Semahane binasında gerçekleşen teşhir tanzim ve çevre düzenlemesi çalışmaları sonrasında “Galata Mevlevihanesi Müzesi” olarak 21 Kasım 2011 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.
Aşiyan Müzesi
Şair Tevfik Fikret’in 1906 ve 1915 yıllarında yaşadığı ev günümüzde Aşiyan Müzesi olarak kullanılmaktadır. İstanbul Belediyesi 1940 yılında Tevfik Fikret’in eşi Nazime Hanım’dan satın alarak binayı “Edebiyat-ı Cedide Müzesi” olarak açmıştır. Tevfik Fikret’in Eyüp Mezarlığı’nda bulunan naaşı daha sonra müzenin bahçesine taşınmıştır. Evin projesi Tevfik Fikret tarafından çizilmiştir. Aşiyan “yuva” anlamına gelmektedir.
Türkiye İş Bankası Müzesi
Türkiye İş Bankası’nın kurulduğu günden bugüne kadar kullandığı tüm ekipmanların ve bankanın gelişim sürecine tanıklık edebileceğiniz etkileyici müzelerden birisidir. Müze, 1890 yılında postane binası olarak yaptırılan tarihi binada yer almaktadır. Bina 1927 yılında Türkiye İş Bankası’na devredilmiş ve 2004 yılına kadar banka şubesi olarak kullanılmıştır. 2005 yılında müzeye dönüştürülerek 2007 yılında hizmete girmiştir.
Adam Mickiewicz Müzesi
Adam Mickiewicz Müzesi, İstanbul Beyoğlu’nda bulunmaktadır. Şu an müze, Tatlı Badem Sokak ve Serdar Ömerpaşa Caddesi’nin köşesinde yer almaktadır. Müze aslında şair Adam Mickiewicz’in hayatını kaybedene kadar ikamet ettiği evdir. Şairin vefatının 100. Yılında Polonya Kültür ve Sanat Bakanlığı’yla iş birliği yapılarak müzeye dönüştürülmüş ve ziyarete açılmıştır. Adam Mickiewicz, Polonyalı bir vatansever olarak 1855 Kırım Savaşı esnasında Rusya’ya karşı savaşacak olan Polonya alayını organize etmek için Osmanlı İmparatorluğu’na girmiştir. Ev, 1870’te gerçekleşen yangında büyük oranda zarar görmüş ve sonrasında restore edilmiştir. Müzede Adam Mickiewicz’e ait el yazması eserler, tarihi metinler ve resimler bulunmaktadır.
İstanbul Demiryolu Müzesi
İstanbul Demiryolu Müzesi, Tarihi Sirkeci Tren Garı’nda bulunmaktadır. İstanbul’un Avrupa kapısı olarak da anılan Sirkeci Garı’nda yer alan İstanbul Demiryolu Müzesi, 2005 yılında ziyarete açılmıştır.
İstanbul Bilim ve Teknoloji Tarih Müzesi
İstanbul Bilim ve Teknoloji Tarih Müzesi, Gülhane Parkı içerisindeki Saray Sur Duvarına bitişik olan Has Ahırlar Binası’nda yer almaktadır. İstanbul Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin tarafından hazırlanan müze, 2008 yılında ziyarete açılmıştır. Müze iki katlıdır ve üst katında müzeye ait eserlerin izlenebildiği sinevizyon salonu bulunmaktadır. Astronomi, denizcilik, saat teknolojisi, savaş teknolojisi ve tıp bölümleri de bu katta yer almaktadır. Alt katta ise madenler, harita ve çizimler sergilenmektedir.
Orhan Kemal Müzesi
Orhan Kemal Müzesi, Türk Edebiyatı’nın başarılı yazarlarından olan Orhan Kemal’in anısına Beyoğlu’nda kurulmuştur. Müze Cihangir’e bağlı Akarsu Caddesi üzerinde yer almaktadır. 3 kattan oluşan müze 2000 yılında ziyarete açılmıştır. Müzede yazarın çoğu Ara Güler tarafından çekilmiş olan
Milli Saraylar Resim Müzesi
Milli Saraylar Resim Müzesi, Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht dairesinde bulunmaktadır. Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlı müze 2014 yılında ziyarete açılmıştır. Veliaht Dairesi’nin bir bölümünün yedi yıllık bir restorasyon geçmişinin ardından çağdaş müzecilik standartlarında bir müzeye dönüştürülen yapı, tematik bütünlük içinde 11 bölümden oluşmaktadır. Müzede 19. Yüzyıl Osmanlı Padişahlarının yaptırdığı ve satın aldığı resimlerden oluşan bir koleksiyon sergilenmektedir. Bu eserlerin yanı sıra Topkapı Sarayı’ndan alınan eserleri de müzede yer almaktadır.
İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi
İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi, Yeşilköy’de askeri havalimanının bitişiğinde yer almaktadır. Türk Hava Kuvvetleri’ne ait uçakların sergilendiği bir müzedir. 1977 yılında inşaatına başlanan müze 1983 yılında tamamlanmış ve 1985 yılında Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil Sözer tarafından ziyarete açılmıştır. Müzede hem kapalı hem açık alanda çeşitli hava silahları ve uçaklar sergilenmektedir. Uçak hangarı ve açık alanda Türk Hava Kuvvetleri tarafından kullanılmış uçak ve helikopterler yer almaktadır. Anılar Salonu’nda ise havacılık tarihi için önemli insanlara ait giysiler ve özel eşyalar sergilenmektedir. Motor reyonunda muhtelif uçaklara ait motorları, Silahlar Salonu’nda ise savaş dönemlerinde kullanılmış silahları görebilirsiniz. Kıyafetler Salonu’nda ise Osmanlı döneminden günümüze kadar havacıların kullandığı kıyafetlere dair imitasyonları ziyaret edebilirsiniz.
Pelit Çikolata Müzesi
Sıra dışı müze örneklerinden biri olan Pelit Çikolata Müzesi, özellikle çocuklar için görülmeye değer yerlerden biri. İstanbul Esenyurt’ta yer alan Pelit Çikolata Müzesi aslında eski bir çikolata fabrikasından müzeye dönüştürülmüştür. Çikolata severler tarafından mutlaka gezilmesi gereken müzede; çikolata çeşmeleri, ünlü isimlerin çikolatadan yapılmış heykelleri ve hatta çikolatadan yapılmış köyler ve sokaklar bulunmaktadır.
Ural Ataman Klasik Araba Müzesi
Ural Ataman Klasik Araba Müzesi; Ayşe Ataman tarafından 2000 yılında Sarıyer’e bağlı Tarabya’da kurulmuştur. Modern müzecilik anlayışına uygun olan müzede klasik arabalar dışında araba aksesuarları ve araba parçaları da sergilenmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Müzesi
Sait Faik Abasıyanık Müzesi; Modern Türk Hikâyeciliğinin öncü isimlerinden olan Sait Faik Abasıyanık’ın yaşamış olduğu köşkün, annesinin isteği üzerine 1959 yılında müzeye çevrilmesiyle oluşmuştur. Müze İstanbul’a bağlı Burgaz Ada’da yer almaktadır. Müzede ünlü hikâyecinin yaşamı süresince kullanmış olduğu eşyalar, mektuplar, fotoğraflar ve kartpostallar sergilenmektedir. 1964 yılından itibaren Darüşşafaka Cemiyeti’nin sorumluluğunda olan müze Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müze-evleri arasında yer almaktadır.
İstanbul Fotoğraf Müzesi
Türkiye’nin ilk fotoğraf müzesi olan İstanbul Fotoğraf Müzesi, Fatih Belediyesi ve Fotoğraf Dostları Derneği’nin katkılarıyla kurulmuştur. Müze, Sultanahmet yakınlarında bulunan Kadırga semtinde yer almaktadır. Fatih Belediyesi tarafından tahsis edilmiş olan Kadırga Kültür Merkezi’nde yer alan müze bin metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Müze bünyesinde beş fotoğraf galerisi, fotoğraf arşivi ve bir kütüphane bulunmaktadır.
PTT Müzesi
İstanbul’un tarihi binalarından birinde yer alan PTT Müzesi binasının yapımına 1905 yılında başlanmış ve 1909 yılında binanın yapımı tamamlanmıştır. Yapım amacı Posta ve telgraf nezareti olarak kullanılmasıdır. İleriki yıllarda Büyük Postane olarak anılmaya başlayan bina 4 kattan oluşmaktadır. Çini işlemeciliğinin ön planda olduğu bina geleneksel Osmanlı Mimarisi tarzındadır. Binanın giriş katında yer Sirkeci PTT Merkezi hizmet vermeye halen devam etmektedir. Müze Posta, Pul ve Telgraf ve Telefon olmak üzere üç ayrı bölümden oluşmaktadır. Müze içerisinde ise 1840’tan günümüze kadar olan ülkemizin iletişim tarihi hakkında bilgi veren eserler ve araçlar yer almaktadır. Müzenin pul bölümünde ise Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar çeşitli pullardan oluşan koleksiyonlar sergilenmektedir.
Halı Müzesi
Sultanahmet Camii Hünkar Kasrı’nda bulunan Halı Müzesi, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlıdır. Halı Müzesi iki kattan oluşmaktadır. Alt kat giriş bölümünde büyük boy halılar, üst katta bulunan üç odada ise küçük boyutlu halılar yer almaktadır. Ülkemizin ilk ve tek halı müzesidir. Müzede yer alan koleksiyon yüzyıllar boyunca eski İslam geleneği sayesinde camilere bağışlanan halı ve seccadelerden oluşmaktadır. Müzede yer alan halı koleksiyonu, tarihi ve kültürel anlamda büyük değere sahip halılardan meydana gelmiştir. Müze bünyesinde 448 adet halı bulunmaktadır. Dönüşümlü olarak sergilenen 62 halı mevcuttur. Erken Osmanlı ve klasik dönem halılarının dışında farklı coğrafyalara ait halılar da müzede sergilenmektedir. İran Halısı, Kafkas Halıları ve Türkmen Halıları bu eserler arasında yerini almaktadır. Yalnızca halılar değil müze bünyesinde çok değerli seccadeler de ziyarete sunulmaktadır. Yağcıbedir seccadesini, Milas, Konya, Ladik ve Kula çevrelerine ait birçok değerli seccade örneğini müzeyi ziyaret ettiğinizde görebilirsiniz.
Beylerbeyi Sarayı
Beylerbeyi Sarayı 1863 ve 1865 yılları arasında Sarkis Balyan mimarlığında inşa edilmiş bir saraydır ve günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Beylerbeyi Sarayı Üsküdar ilçesinde yer almaktadır.
Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı İstanbul Beşiktaş’ta bulunan ve yapımı 1856 yılında tamamlanan bir Osmanlı Sarayı’dır. Saray günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Çırağan Sarayı
Beşiktaş ve Ortaköy arasında bulunan Çırağan Sarayı’nın inşası 1867 yılında tamamlanmıştır. Sarayın mimarlığını Nigoğos Balyan yapmıştır. Saray günümüzde otel olarak kullanılmaktadır.
Topkapı Sarayı Müzesi
400 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin idare merkezliğini yaptığı Osmanlı sarayıdır. Saray içerisinde birçok Osmanlı padişahı yaşamıştır. İnşasına 1465 yılında başlanan saray 1478 yılında tamamlanmıştır.
Yıldız Sarayı
Sultan III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan için yaptırdığı saraydır. Bir dönem Osmanlı Devleti’nin ana sarayı olarak kullanılmıştır. Günümüzde ziyarete açık saraylardan birisidir.
Tekfur Sarayı
Bizans mimarisi ürünlerden birisi olan Tekfur Sarayı 13.yüzyılında sonlarında inşa edilmiş bir saraydır. 1453’de Osmanlı’nın İstanbul’u fethetmesinden sonra saray kullanılmamıştır. 1993 yılında restorasyon çalışmalarından sonra müze haline gelmiştir.
İstiklal Caddesi
İstiklal Caddesi, Taksim’de bulunan iki meydan arasındaki yola verilen addır. Meydanlardan ilkinin adı, Taksim Meydanı diğerinin ise adı Tünel Meydanı’dır. Bu cadde, 1800’lü yıllardan beri İstanbul’un en popüler caddesidir. 1900’lü yıllara gelindiğinde Grande Rue de Pera, Büyük Cadde ve Cadde-i Kebir adlarıyla anılmıştır. Günümüze ise İstiklal Caddesi olmuştur. Cadde üzerinde Aziz Antuan Katolik Kilisesi, Galatasaray Lisesi, Asmalı Mescit sokağı ve daha buna benzer birçok tarihi ve kültürel alan bulunmaktadır.
Bağdat Caddesi
Bağdat Caddesi, halk ağızıyla “cadde” olarak anılır. İstanbul’un Anadolu yakasında, Kadıköy sınırları içerisinde bulunmaktadır. Pendik, Maltepe’ye kadar uzanır. Eski yapısı ve şimdiki yapısı arasında birçok farklılık bulunmaktadır. Eskiden daha çok insanların oturduğu evler boyunca uzanan cadde, günümüzde ise Caddebostan’dan Suadiye’ye kadar birçok kafe, restoran ve eğlence mekânını içerisinde barındırır. Yemyeşil asırlık çınarların arasından uzun bir yürüyüş yapmak isteyenlerin uğrak noktalarındandır. Ayrıca sahil şeridine paralel ve çok yakın olmasıyla da cazibesine cazibe katmaktadır.
Caddebostan Sahil
Caddebostan Sahili, Kadıköy semtine bağlı, İstanbul’da şehrin tam göbeğinde gönül rahatlığıyla denize girebildiğiniz bir alandır. Ayrıca Marmara Denizi boyunca uzunca uzanan sahillerinde piknik, yürüyüş, bisiklet, scooter, paten, kaykay gibi birçok aktiviteyi bireysel olarak gerçekleştirebilirsiniz. Yaz aylarında düzenlenen gerek özel gerekse halka açık etkinliklerle sahil canlılığını her zaman korumaktadır. İstanbul’un korunan ve aktif olarak insanların ziyaret ettiği nadir alanlarındandır.
Kadıköy
Kadıköy İstanbul’un en bilinen ve en çok ziyaret edilen semtleri arasında yer almaktadır. Kafeleri, alışveriş mağazaları, renkli sokakları ile tüm ilgiyi üstüne çekmeyi başarmaktadır. Kadıköy’ün bu sosyal yapısının altında birde tarihi tarafı var. Kadıköy’ün tarihi çok eskilere dayanıyor, Kadıköy’de yapılan kazılarda çok eski tarihi eserler ve yapılar bulunmuş ve bu eserler İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Dönenelim günümüzdeki Kadıköy’e özellikle gençler tarafından çokça tercih edilen Kadıköy ilçesi aynı zamanda denizin keyfini çıkarmak isteyenler içinde mükemmel bir tercih olacaktır. Bostancı, Caddebostan, Caferağa, Erenköy, Feneryolu, Osmanağa ve Rasimpaşa semtlerinde Kadıköy’ün en çok ziyaretçi çeken semtleri arasında yer almaktadır. Kadıköy Çarşı’sında alışveriş yapabilir. Tellalzade Sokağı’nda antikacıları gezebilir. Bahariye Caddesi’nde yürüyüş yapabilir, Moda sahilde denizi izleyebilir veya Süreyya Operası’na giderek ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.
Eminönü
Eminönü; tarihin, kültürün, alışverişin harmanlandığı bir semt. İstanbul’a gelenlerin mutlaka uğradığı alışveriş yaptığı semttir. İstanbul denildi mi? Akıllara neresi gelir sorusunun cevabıdır. Aradı